Göt; güzel küfür, çok severim. Bir gün
geçicem karşısına göt dicem. Bir ağız dolusu hem de, üzülsün dudaklarını büksün,
gözleri dolsun, elini uzatsın omzuma. Bi silkeleneyim kendine gelsin ya da daha
kötüsü…
Bir gün karşısına çıkayım, tesadüfen; “aa”
diyeyim “naber ne yaptın?” neler anlatır acaba, ilk ne der? Cem diyebilir ya da
susabilir, başını önüne eğebilir,
utanabilir. Ben olsam utanırdım, yani ben o değilim sonuçta. Hiçbir şey
olmamış gibi yapabilir, gülmez belki daha fazla yüzüme, üzülmeyeyim diye. Soruma
cevap veremez ama. O sorar “nasılsın?” der. Demem gereken şey ya da onun
duymayı beklediği şey “senden sonra nasıl olayım ki” muhtemelen, öyle demem ama. “iyi işte sınavlar falan, sen
naptın?” topu tekrar ona atarım. Anlatacak çok şeyim yok. Aslında var ama
anlatmam daha fazla düştüğümü görmesin.
Ben üzüldükçe o mutlu oluyor içten
içe. Önünü alamıyor sonra saçmalıkların. Neymiş iyi bakmalıymışım kendime, kendime yakışanı yasamalıymışım. Bu kadar mı
yüzeyselmişiz? Ben bunu anlamıyorum bir türlü. Tek taraflı mı kaldı hatıralar. Bir
ben mi hatırlıyorum yeni yıla dudak
dudağa girdiğimizi, çok mu balık hafızalı acaba! Nerde o mektupları yazan
demezler mi adama ?
Aslında çok da sevmiyorum artık. Bazen
diyorum yapsam mı orospu çocukluğu? Yaklaşsam mı eski Cem gibi? Belki
çıkartırım bastan? Sonra yol üstü bırakırım ödeşmiş olur muyuz? Başkasıylayken
selam bile vermez gibime geliyor. Benleyken vermezdi. Benim bildiğim öyle, gram
şüphe hala duymuyorum geçmişe dair. O yapmaz diyorum kendi kendime. Yapmasın
lan!
Tek temiz oydu. Ben onu aldım, sakladım,
kimselere göstermedim kirlenmesin diye. Öpmeye kıyamadım ben onu, elimin
altında yattı, alnından öptüm gece boyu. Kokusunu içime çektim en çok özlediğim
zaman. Gözlerinin içi gülsün diye
neler yaptım o bilmeden. En çok o zaman sevdim ben onu. Otobüste bana bakarken,
inme diye. Gözlerini özlüyorum bazen. O
bakışlarını. Etrafında bin tane kedi varken bana çaresiz bakışlarını, “kurtar
beni Cem” der gibi. Hiç kurtarmazdım
hep daha çok baksın isterdim daha çok ihtiyacı olsun bana.
Onu son gördüğüm yeri hatırlıyorum. Hani
masallar biter ya öyle; herkes mutlu ama devamı yok bu insanlar nerde ne alemde
bilmez kimse. Yine bindi otobüse gitti evinin zıttına. Arkasından baktım. Sonra
hep oturmak istediğimiz eve baktım. Olmadı. Olsaydı belki mutsuz olurduk ama iyiydi be. Onun
kaprisi tribi bile eğlenceliydi. Yanında kendimdim
en azından. “Çok üzmüşüm” onu öyle dedi. Üzmek istemedim hiç! Bazen istedim! Ama
onu üzdüğüm zamanlar istememiştim. Serbest olayım istedim, kısıtlamasın beni çünkü
ben ona öyle yapardım. Hep gözüm üzerindeydi ve ne yapsa bilirdim.
Artık bilmiyorum. Kimle? Nerde? Ne yapıyor? Hiç bilmiyorum. Öğrenmek
istesem öğrenirim belki ama istemiyorum. Dayanamam çünkü kaldıramam. “Neleri
kaldırdım bunu mu kaldıramayacağım” demek isterdim. Olmuyor işte! Her şeyin
altından “O” çıkıyor. Hayatımı alt üst etti ama hala kızamıyorum. Çok kızıyorum
ama kızamıyorum. Bir geri dönüş bekliyorum, bazen pişman olsun, ağzının payını
vereyim, hazırladım cümlelerimi de kendimce. Durum komedisi yaşatacağım ona. Dönmez
ki giden benim ondan haberim
yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder